korkum
Endişe: Zihinde oluşan ince bir korku akıntısıdır, ne kadar uzun sürerse bıraktığı izler de o kadar derin olur.
Endişe ve korku; insanı başarı merdivenlerine tırmanmaktan alıkoyan en önemli unsurlardandır. Korku ve endişe, ölçülü olduğu müddetçe insana zararlı değildir; ama ölçü aşıldığında hayat çekilmez olur.Bizler zihnimizi olumlu ya da olumsuz şekilde kullanabiliriz. Beynin en olumsuz kullanma şekli; korku ve endişe ile yaşamasıdır. Endişe ve korku çıkmaz bir sokaktır. O sokağa girenler asla çıkış yolunu bulamazlar. Hayatta başarılı olmak isteyen ve hedefine kilitlenen insanların en büyük düşmanı: korku ve endişedir. Nice insan korku ve endişe yüzünden hedeflerinden, ideallerinden, sevdiklerinden mahrum kalmıştır.
Endişe ve korku, bulaşıcıdır. Bir hareketimize yansıdığı an bütün hayatımızı sarar. Endişe ve korku hastalığına yakalanmak; hayatın anlamını yitirmesi demektir.
Endişe ve korkudan kurtulmanın ilk adımı; Endişe ve Korkunun bize hiçbir şey kazandırmadığına kendimizi inandırmamızdır.
İkinci adım; Bizi ideallerimizden alıkoyan en önemli etken olduğuna inanmamızdır.
Üçüncü adım; Endişe ve korkunun uzun sürmesinin hayatımıza olumsuz etkilerinin olacağının farkında olmamızdır.
Bugünden yarının endişesine düşmek bizi yıpratır. Gelecek endişesi, sağlık endişesi, ölüm endişesi, geçim korkusu, başarısızlık korkusu, ihtiyarlık korkusu, mutsuzluk korkusu, bu ve buna benzer endişe ve korkuları düşünmek bu günümüzü ve yarınımızı yok etmektir.
Öyleyse; gelecek madem gelmemiş; onun endişesini yaşamamalıyız. Geçmiş geride kalmış; geçmişe takılıp kalmamalıyız, içinde bulunduğumuz zamanı en iyi şekilde kullanıp gelecekte bizi bekleyen endişe ve korkulardan kurtulmalıyız.
Başarısız olma korkusu insanın ölümü demektir. Hem de bin kez. Korku ve endişelerine yenik düşenler asla başarılı olamazlar. Bugün endişe ve korku içinde olup; atılım yapmayanlar gerçekte kendi başarılarını baltalayan zavallılardır. Çünkü "Korkaklar bin kez ölür." Onların her korkusu küçük bir ölümdür. Unutmamalıyız ki; başarının en korkunç düşmanı korkunun kendisidir korkuyu ve endişeyi kendi içinde yenen insanlar başarıyı hayat tarzı yaparlar. Korku; başarılı insanların bir numaralı düşmanıdır. Onun için, başarılı insanlar korku düşmanını cesaret silahıyla yok etmişlerdir. Cesaretle tarihte yaşayanların etkisi bugün bile sürmektedir. Korkuyla yaşayanlar ise hiç hatırlanmamaktadır.
Şimdi içindeki korku ve endişeyi yenen bir insan portresi; Sudaki girdaplardan çok korkan bir adam, nehir kıyısında dikilmiş, bir girdabı gözlüyordu. Girdap tarafından yutulup birkaç saniye sonra tekrar ortaya çıkan bir kütük dikkatini çekmişti. Kendine sordu: "insan neden girdaptan korkar?" Birkaç dakika düşündükten sonra soyundu ve suya daldı. Korkusunu yenip suyun kendisini taşımasına izin verdi. Döndü durdu. Sonra kollarını yana açıp nefesini tuttu ve aşağıya doğru battı. Birkaç dakika sonra girdabın biraz ötesinde, güvenle su yüzeyine çıktı. Kıyıya doğru yüzerken kendisini zafer kazanmış gibi görüyordu. Artık girdaptan korkmasına gerek yoktu. Kendi kendine şöyle düşündü. "Bir şey hakkındaki gerçeği bildin mi korkacak bir şey kalmaz."
Bu adamın deneyimi ona yalnızca girdaplardan korkmayı değil, aynı zamanda hayatı nasıl karşılamak gerektiğini de öğretti. Evet insanoğlu bilmediği şeylerden korkar. Korku; insanın kendinde olan bir hastalık değildir... Güven eksikliğinden ortaya çıkar Kontrol altına alınmazsa, insanın bütün benliğini sarar. Böylece korkularının esiri haline gelir insanoğlu... Korku düşmanlarımıza güç verir. Onlar bizim korktuğumuzu gördükçe; korku silahını kullanmaya devam ederler...
Korku ve endişeden kurtulmanın yolu; öncelikle korku ve endişeleri tanımlamaktır. Tanımlamayı bitirdikten sonra cesaretle korku ve endişelerimizin üstüne gitmeliyiz. Elimizde olmayanların korku ve endişesiyle yaşamamalıyız... "Başarısız olacağım" korku ve endişesiyle çalışmayı bırakan hedeflerinden vazgeçen milyonlarca insan vardır. Bu insanlar korku ve endişe gibi hayali düşmanlardan çekinerek istikballerini kafartan zavallılardır... Başında korku yelleri esen, buluttan nem kapanlar için, Allah'tan yardım dilemekten öte yapılacak bir şey yok ne yazık ki!
Başarının önündeki en önemli engel olan, yersiz endişe ve korkulardan kurtulmamız gerekmektedir.
Aslında böyle korkular ruhsal yapımızla ilgilidir. Hayatını bu tür boş kaygılarla heba eden milyonlarca insan vardır. Bakın bu konuda Prof. Casson ne diyor; "Lütfen elinize bir kağıt ve kalem alın ve her gün sizi sıkıntıya sokan, üzen, endişeye sevk eden ne kadar neden varsa hepsini sıralayın. Ve olabildiğince içtenlikle yazın. Canınızı sıkan en küçük bir şeyi bile ihmal etmeden yazın. Sözgelimi yağmurlu bir havada şemsiyenizi evde unutmuşsunuz ve buna çok içerlemiştiniz; unutmayın, yazın hadi... ya da evet ya da çocuğunuz yemeğini örtüye dökmüştü ve siz çok kızmıştınız ona... Evet onu da yazın... Bir hafta içinde küçük büyük yaşadığınız bütün can sıkıcı şeyleri alt alta sıralayın."
Yazdıktan sonra özenle saklayın ve tam bir hafta sonra kara listeye aldığınız sıkıntı ve üzüntü veren durumları bir bir gözden geçirin. Bu arada önemsiz gördüklerinizin üzerini çizin.
Bu işi soğukkanlılıkla yaptığınızda listede geriye pek bir şey kalmadığını göreceksiniz. Hayatta başarılı olmak istiyorsak; gereksiz korku ve endişelerden kurtulmalıyız. Korku ve endişeler, başarımızı prangalar. Bu prangalardan kurtulmadan, başarılı olmak mümkün değildir.
En zor şartlarda bile korkmayan, soğukkanlılığını yitirmeyen ve iradesini koruyan insanlar hayatta her zaman başarılı olurlar. Yaşamımızda; ciddi korkular, gündelik korkular ve geleceğe ait endişe ve korkularla yaşarız. Ciddi kaygılar hepimiz için geçerlidir. Ama gündelik ve geleceğe ait korkularla hayatımızı heder etmeye hakkımız yoktur. Ayrıntılarda boğularak ve olur olmaz her şeyden korkarak, endişelenerek bütün yaşamımızı zindana çevirmek doğru değildir.
Başarı; korkakların elde edeceği bir kavram değildir. Başarı cesaretle çalışan, gündelik problemlerle boğulmayan azimli ve kararlı insanların hakkıdır. Bizler bu hakkı elde etmek için; korku ve endişe gibi iki azılı düşmandan kurtulmalıyız...
Unutmamalıyız ki; bizi zorluklar mahvedemez. Hedefimizin büyüklüğü ve zorluğu da bizi alt edemez; ancak yersiz endişe ve korkularımız yüzünden başarılı olamayız. Hayatımız değer kazansın istiyorsak; endişe ve korkuya hayır diyelim. Gereksiz şeylere kaygı ve korku duyanlar, bunlara kafa yoranlar, hayatın kıyısında hayatın tadına varamayan insanlardır.
Hayatta en büyük tehlike bizim kendi korku ve endişelerimizi oluşturmamızdır. Kendi korkusunu oluşturanlar hayattan hiçbir tat alamazlar. Büyük hedef tespiti yapanların küçük ve yersiz korkularla uğraşmaları gülünçtür. Korku içinde yaşayanlara mutluluk çok uzaktır. Onlar hemen yanlarında olan mutluluğu korku ve endişe yüzünden fark edemezler. Bizler kuluçkaya yatmışçasına üzüntü, korku ve kaygı içinde yaşamamalıyız. Böyle yaşamaya devam edersek mutlu olamayız... olmamız da imkansızdır. Bu nedenle korku ve endişe içinde bocalamaktan vazgeçmeliyiz. Korku ve endişe; zayıf bünyeli insanları bulur ve onların bünyesine yerleşir. Zayıf bir bünyeye yerleşen korku ve endişe, insana zayıf kararlar aldırır. Bu kararlardan sonra başarısız olan, hayatlarındaki bütün güzellikleri kaybeden birçok Asanımız vardır.
Korkaklar devamlı hayatın gerisinde kalır. Onlar geride kalmaya mahkûmdurlar. Çünkü onlar, karşılarındaki zorlukları olduğundan daha büyük görürler, zorlukların kendisinden değil, gölgesinden korkarlar. Korkak kişi sürekli geriler, ileri adım atamaz. Halbuki, yürümek bütün endişe ve korkulardan kurtulmaktır, korkuyu yenmenin en kolay yolu korkunun üstüne üstüne gitmektir. İçimizdeki korkuyu kovmalı ve kendimize güvenmeliyiz. Korkaklık; bütün güzellikleri yok eder. Cesaret ise bütün güzellikleri ortaya çıkarır.
Ömrünü istemek ve korkmak arasında geçirenler hayatta istediklerine ulaşamazlar. Hintlilerin çok güzel bir sözü vardır. "Cesurlar bir kez, korkaklar bin kez ölür."
İşte sizlere küçük yaşta korkuyu yenen bir çocuk portesi. Dan Millman, beş yaşındaki bir çocuğun, yaşından beklenmeyecek bir olgunlukla küçük kardeşi için gösterdiği şaşırtıcı cesareti anlatıyor.
Stanford Hastanesi'nde gönüllü olarak çalıştığım yıllardı. Oldukça nadir rastlanan ciddi bir hastalığı olan Liza adlı minik kız vardı. Tek iyileşme şansı, aynı hastalıktan kurtulmayı başaran ve hastalıkla mücadele etmeye yarayan antikorları vücudunda barındıran beş yaşındaki erkek kardeşinden kan nakli yapılmasıydı. Kız kardeşinin durumunu beş yaşındaki erkek kardeşine anlatan doktor, çocuğa, kız kardeşine kan verip veremeyeceğini sordu. Çocuk, birkaç saniyelik bir tereddütten sonra derin bir nefes aldı ve "Evet, Liza'yı kurtarmak için tek çare buysa kanımı veririm." dedi.
Küçük çocuk, kan nakli için, kız kardeşinin yanındaki yatağa uzandı. Kan verme işlemi başladı. Çocuk ilk başta mutlu görünüyordu; fakat biraz sonra yüzündeki mutluluk kaybolmaya başladı. Baş ucunda duran doktora dönerek ürkek bir sesle"Hemen şimdi mi öleceğim?" dedi.
Çocuk, yaşı küçük olduğundan doktoru yanlış anlamıştı. Kanının hepsini kız kardeşine vereceğini düşünmüş, hayatını kız kardeşi için feda etmeyi kabul ederek o yatağa uzanmıştı.
Dann Milman "Evet, cesaretin ne olduğunu iyi öğrendim." diye ekledi. Çünkü hayatta karşıma iyi öğretmenler çıktı.
Keşke korku ve endişelerle karşılaşınca bu çocuk gibi cesaretli olabilsek...
O zaman başarı kendiliğinden gelecektir.
ENDİŞE VE KORKU GEVŞEME EGZERSİZİ
Panik atak, kaygı, endişe ve stresle mücadelede kullanılan doğal tekniklerden bir tanesi de gevşeme egzersizleridir. Gevşeme egzersizlerinin amacı vücudun doğal yollardan, parasempatik sinir sistemine geçişini kolaylaştırmak, fiziksel olarak rahatlamak, sonrasında da zihinsel rahatlamayı sağlamaktır. Gevşeme egzersizleri, vücudumuzun korku, heyecan, endişe gibi hislerinin , çarpıntı, kasılma gibi fonksiyonlarının yavaşlamasında, düşünce içeriğinin ağırlaşmasında yararlanılan etkili bir yöntemdir. Panik anında, panik atak tedavisinde ve stresle mücadelede yardımcı olarak kullanılabilir. Başlangıçta kişinin beklenti düzeyinin yüksek tutulmaması gerekir. Çünkü egzersizler yapıldıkça etkinlik düzeyi artar. Uygulama oranında pratiklik gelişir. Kişi kendi kendine rahatlamayı yakalar, daha doğrusu öğrenir. Bu insanlık tarihi kadar eski bir yöntemdir. Zamanımızda, bilimsel çalışmalarla en uygun ve etkili gevşeme yöntemleri araştırılmıştır. Sizlere aşağıda sunulan egzersiz, kolay, pratik ve başlangıç için oldukça iyidir. Kas gevşetmesinden başlayarak gevşemenin nasıl olabileceğini sizlere hissettirecek ve diğer çalışmalarınızla düşünerek de aynı rahatlamayı sağlayabileceksiniz. Çalışmaya başlamadan evvel bu konuda istekli olmalısınız. Konuya isteksiz ve ciddiyetsiz yaklaşıyorsanız başarılı olma şansınız azalır.
Kısaca bahsetmek gerekirse merkezi sinir sisteminin başlıca iki fonksiyonu vardır. Sempatik sistem, heyecansal faaliyetlerin oluştuğu, vücuda enerji veren biyokimyasal ve hormonal salınımların olduğu kısımdır. Panik ve stres anında aşırı etkinleşir. Merkezi sinir sisteminin diğer işlevi ise parasempatik sistemdir. Burada sempatik sistemin oluşturduğu heyecansal reaksiyonların tersi gerçekleşir. Burası vücudun rahatlama, gevşeme dönemine girmesi için gerekli olan bio-kimyasalların oluştuğu süreçtir
Gevşeme Egzersizi Örneği:
Rahat edeceğiniz ve kimsenin sizi rahatsız edemeyeceği konforlu bir koltuğa oturun.
Gözlerinizi kapatıp tüm dikkatinizi toplarken uzuvlarınızı kasıp daha sonrada gevşetecek pozisyona girin.
Ellerinizi sımsıkı yumruk yapıp yaklaşık olarak üç saniye sıkın, daha sonra gevşetin ve bu gevşemeyi beş saniye sürdürdükten sonra tekrardan ellerinizi sımsıkı yumruk yapıp yaklaşık olarak üç saniye sıkın, daha sonra tekrardan beş saniye kadar gevşetin.
Daha sonra yukarı çıkarak kollarınızı gerin. Adeta önünüzde bir duvar olduğunu farzederek avuç içleriniz duvara değermiş gibi kollarınızı ileri doğru uzatıp kasın, bir yay gibi gerilen kollarınızı yaklaşık üç saniye kadar sonra gevşetmek için kucağınıza bırakın.
Beş saniye kadar dinlendirdikten sonra tekrar avuç içleriniz duvara değermiş gibi kollarınızı ileri doğru uzatıp kollarınızı kasın ve tekrar gevşetip dinlendirin.
Sıra omuzlarınıza geldiğinde kafanızı hiç kımıldatmadan omuzlarınızı yukarı doğru kaldırın, kulaklarınıza değdirecekmiş gibi yaklaşık üç saniye kadar kasın. Omuzlarınızı aşağıya yavaşça düşürerek kaslarınızı gevşetin. Beş saniye dinlendirdikten sonra kafanızı hiç kımıldatmadan omuzlarınızı tekrardan kulaklarınıza değdirecekmiş gibi yukarı doğru kaldırın ve yaklaşık üç saniye kadar kasın. Omuzlarınızı aşağıya yavaşça düşürerek kaslarınızı gevşetin. Beş saniye omuz kaslarınızı rahatlattıktan sonra yüzünüze ve kafanıza geçin:
Alnınızı kasın; kaşlarınızı saçlarınıza doğru kaldırıp alnınızı kasın veya kaşlarınızı çatın. Üç saniye kadar kastıktan sonra gevşetin, alnınızın her noktasının gevşediğini düşünün. Beş saniye gevşettikten sonra tekrardan alnınızı kasın üç saniye kadar kasılı tuttuktan sonra yine yavaşça gevşetin.
Gözlerinizi sımsıkı yumun ve göz kapaklarınızı kasın yaklaşık üç saniye kadar kastıktan sonra yavaş yavaş gevşeterek beş saniye kadar gevşek pozizyonda bıraktıktan sonra tekrardan kasıp aynı işlemi gerçekleştirin.
Dudaklarınıza gelin dudaklarınızı sımsıkı bir biçimde birbirine bastırın ve üç saniye kadar gerginleştirdikten sonra yavaşça gevşetin beş saniye kadar gevşek pozizyonda bırakarak rahatlatın. Tekrardan dudaklarınızı sımsıkı bir biçimde birbirine bastırın ve üç saniye kadar gerginleştirdikten sonra yavaşça gevşetin beş saniye kadar dinlendirin.
Daha sonra çenenize geçin tüm dikkatinizi çenenizde toplayarak dişlerinizi sımsıkı birbirine bastırın üç saniye kadar gergin tutarak yavaşça gevşetin ve beş saniye kadar iyice gevşetin. Tekrardan dişlerinizi sımsıkı birbirine bastırın üç saniye kadar gergin tutarak yavaşça gevşetin ve beş saniye kadar iyice gevşetin.
Şimdi de boynunuza geçin; başınızı öne doğru eğerek çenenizi göğsünüze bastırarak boynunuzu gerin üç saniye kadar gergin tutarak başınızı yavaşça kaldırın. Boyun kaslarınızı yavaşça beş saniye kadar iyice gevşettikten sonra tekrardan başınızı öne doğru eğerek çenenizi göğsünüze bastırarak boynunuzu gerin üç saniye kadar gergin tutarak başınızı yavaşça kaldırın. Boyun kaslarınızı yavaşça beş saniye kadar iyice gevşettikten sonra karın kaslarınıza geçin.
Karın kaslarınızı sanki birisi karnınıza yumruk atıyormuş gibi gerili tutun. Üç saniye sonra kaslarınızı yavaşça gevşetin ve beş saniye kadar daha da rahatlatın. Ardından karın kaslarınızı tekrardan kasın ve yavaşça beş saniye kadar gevşetin.
Sıra bacak kaslarınıza geldi ayaklarınızı ileriye doğru uzatıp her iki bacağınızı yukarı kaldırın. Böylece bacak kaslarınız gerilecektir. Üç saniye kadar bacaklarınız gerilmiş vaziyette durduktan sonra yavaşça indirerek bacaklarınızı rahatlatın ve beş saniye kadar iyice gevşetin. Tekrardan bacaklarınızı ileriye doğru uzatıp bacaklarınızı kaldırın üç saniye kadar gerili tuttuktan sonra beş saniye kadar yavaşça indirerek gevşetin.
Vücudunuzun kaslarını gerip, gevşeterek gevşemenin ne olduğunu anlayana kadar haftalarca bu işleme devam edin. Birkaç hafta düzenli olarak günde birkaç kez yaptığınız bu egzersizi iyi öğrendikten sonra bu egzersizi sadece kaslarınızın gevşediğini düşünerek yapın.
Yukarıdan aşağıya doğru olmak şartıyla: parmaklarınızdan başlayarak aklınızdan kendi kendinize parmaklarınızın gevşediğini düşünün. Sonrasında tekrardan parmaklarınızın daha da gevşediğini düşünün.
Ve kollarınıza geçip, kollarınızın gevşediğini külçe gibi kucağınıza yığıldığını düşünün.
Omuzlarınıza geçin ve omuzlarınızın gevşediğini düşünün. Hatta omuzlarınızın üstüne bir ağırlık konmuşçasına iyice çöküp kendini aşağıya bırakmış gibi iyice gevşediğini düşünün.
Yüzünüze geçip, yüzünüzün gevşediğini düşünün.
Yüzünüzün daha da gevşediğini düşünün.
Alın bölgesinin gevşediğini düşünün.
Alın bölgesinin daha da gevşediğini düşünün.
Göz kapaklarınıza geçin ve göz kapaklarınızın gevşediğini düşünün.
Göz kapaklarınızın daha da gevşediğini düşünün.
Çene bölgesine geçin. Çenenin ve çene kaslarının gevşediğini düşünün.
Çene kaslarınızın daha da gevşediğini düşünün.
Dudaklarınızın gevşediğini düşünün.
Dudak ve ağız kaslarınızın daha da gevşediğini düşünün.
Yüzünüzün ve kafanızın iyice gevşediğini düşünün.
Yüz ve kafa kaslarınızın daha da gevşediğini düşünün.
Karın bölgesine geçin ve karın kaslarınızın gevşediğini düşünün.
Karın kaslarınızın daha da gevşediğini düşünün.
Bacaklarınızın gevşediğini düşünün.
Bacak kaslarınızın daha da gevşediğini düşünün.
Ayaklarınıza geçin ve ayaklarınızın gevşediğini düşünün.
Ayaklarınızın daha da gevşediğini düşünün.
Derin nefesler alın. Aldığınız derin nefesler sizi germeyecek ve sıkmayacak derinlikte olsun.
Aldığınız her derin havayı içinize alırken yavaş ve bırakırken daha yavaş bırakın. Bu nefes egzersizini yaklaşık olarak, saymadan yedi sekiz kere alıp verin. Olduğunuz yerde biraz dinlendikten sonra yavaşça gözlerinizi açıp kalkın.
Yorumlar
Yorum Gönder